Do Not Disturb ile En Uzun Gece 

Written by:

Bugün sizlerle Karakomik Filmler’in yan filmi olan Do Not Disturb’ü konuşalım ve biraz ‘olumlama’ yapalım istiyorum. Gelin birlikte Ayzek’in yeni dünyasına bir bakalım.

Daha önce Karakomik Filmler’i izlememiş biri olarak Do Not Disturb’ü izlemek konusunda kaygılarım vardı ancak ilk tanıtım geldiğinde bizi Karakomik Filmler ile tanınan Ayzek yani Metin ile bambaşka bir yolculuğa soktuklarını gördüm ve bu çok hoşuma gitti. Hatta bu ara geriye dönük izlemeler yapmayı da düşünüyorum diyebilirim. Öncelikle sanırım şunu söylemek lazım; bu film bizlere Cem Yılmaz komedisi sunmuyor. Böyle bir beklenti içerisindeyseniz ne yazık ki yanlış adrestesiniz. Elbette çok güldüğüm anlar oldu, olmadı değil ancak bu iş daha çok güldüren, düşündüren zaman zamansa gerilmenize neden olan bir iş olmuş. Bence böyle olması gayet iyi olmuş. Uzun zamandır ekranlardan uzak olan usta isim Celal Kadri Kınoğlu’nu tekrar izlemek, daha enerjik ve yüksek rollerde izlemeye alışık olduğumuz Ahsen Eroğlu’nu kendi halinde, daha ağırbaşlı biri olarak izlemek ve tabi Özge Özberk’i bu kadar anlatılmaz yaşanır bir karakterle tekrar bir Cem Yılmaz evreninde görmek ise bence paha biçilemez bir deneyim.

Do Not Disturb, her anında düşündüren sahnelere ve repliklere sahip bir film. Öyle ki ikinci izlemenizde benim gibi daha önce dikkat etmediğiniz diyalogları ve göndermeleri fark etmeniz mümkün. Do Not Disturb; popüler kültürün bir ürünü olan kişisel gelişimcilere, “Kravatın var mı? Mahkemede takarsın.” sözleriyle iyi hal indirimlerine, göçmenlere, günümüzde maalesef artan ilaç kullanımının yarattığı bağımlılık hissine ve korona sonrası hayatını toparlayamayanlar gibi birçok toplumsal konuya dokunan bir film olmuş. 

Film, Peri Sözler’in “Kendi hayatının kahramanı olmak için ne bekliyorsun?” sözüyle bize merhaba diyor. Korona sonrası artık karada hayatına devam eden Ayzek’in kendi hayatının kahramanı olmak için çabasını izlediğimiz filmde; komşularının kızı çamaşırcı Suhal’in (Ahsen Eroğlu) çalıştığı Komodor Hotel’de gece müdürü olmasını sağlamasıyla, burada çalışmaya başlayan Ayzek, bizi otelin birbirinden değişik misafirleri Bahtiyar, Davut ve otelin yan komşusu eczacı Saniye ile çok farklı bir yolculuğa çıkarıyor.

Koronanın vurduğu sanatçılardan biri olan Bahtiyar, bizimle aslında hayatta kalma mücadelesini paylaşıyor. Edebiyat profesörü olan Bahtiyar’ın tutkusu olan saksafonu mesleği haline getirmesi ve ardından gerçekleşen koronanın onun hayatını altüst etmesinin ardından hayatta kalma mücadelesini izliyoruz aslında. Celal Kadri Kınoğlu’nu izlemeyeli gerçekten çok uzun bir zaman olmuştu. Onun gibi bir ismi Bahtiyar gibi özel bir karakterle izlemek beni çok mutlu etti. Erşan Kuneri’nin ikinci sezonunda da yer alacağını öğrenmek ise filmin üstüne gerçekten çok iyi geldi.

Hepimizin Ceku’su Özge Özberk ise Eczacı Saniye ile çok farklı ve renkli bir karakter ortaya koyuyor. Esprili dili, kafası güzel halleriyle filmin karanlık havasını eczanesinin neon ışıklarıyla adeta renklendiriyor. Kendisini tekrar bir Cem Yılmaz filminde izlemek şöyle dursun bir de bu kadar renkli bir karakterle izlediğimiz içinse ayrı mutluyum.

Bülent Şakrak’ın canlandırdığı Davut ise haberlerde izlediğimiz herhangi bir kişiden farksız. Davut’un hayatına da korona dokunuyor ama Bahtiyar’ın aksine çok farklı ve tahmin etmediğiniz bir yerden dokunuyor. Davut hakkında çok bir şey söylemek istemiyorum çünkü o biraz daha izlediğinizde anlayacağınız karakterlerden. Sadece şunu söyleyebilirim; Davut, ölümüne sevenlerden.

Nilperi Şahinkaya ise bize filmde bir telefon ekranından kişisel gelişim sözleriyle sesleniyor. Perisözler hesabından bize seslenen Şahinkaya, günümüzde sosyal medyada her an karşımıza çıkabilecek olan “olumlama” ve “kişisel gelişim” videolarının canlı hali gibi. Kendisini böyle bir karakterle izlemek çok zevkliydi diyebilirim.

Her projesiyle farklı bir karakter sunan ve seyir zevki benim için çok yüksek olan Ahsen Eroğlu ise filmde; kendi halinde, hedefleri için çabalayan bir genç kız olan Suhal’e hayat veriyor. Ayzek’in işini ayarlayan aile dostlarının kızı Suhal’in tek derdi ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesine girmek. Filmde Suhal’in okul için yaptığı çizimler ise Ahsen Eroğlu’nun kendisine ait.

Ailelerin birlikte olmalarını istediği Ayzek ve Suhal ise tanıştıkları ilk andan itibaren bir ilişkiden öte bir bağ kuruyorlar. Suhal için Ayzek yardıma muhtaç bir abi rolündeyken; Ayzek içinse Suhal, kendi kulvarından çok yukarıda olan başarılı ve güzel bir kadın profilinde. Birbirleriyle romantik anlamda bir ilişki kurmasalarda aralarda yaptıkları sohbetler ve eczaneden otele yürüdükleri o anlarda bize samimi bir arkadaşlık kurduklarını gösteriyorlar.

Filmin esas kahramanı Ayzek ise denizdeki hayatından sonra kendini kişisel gelişim videolarına vermiş ve bunu hayat amacı olarak benimsemiş biri olarak karşımıza çıkıyor. Ayzek’i önceki filmde ne yazık ki izleyemediğim için detaylı bir karakter analizi yapamasam da şunu söyleyebilirim ki filmin ikinci yarısında Ayzek’in dönüştüğü kişi ve filmin sürüklendiği yer gerçekten çok başarılı işlenmiş. Herkese karşı açık ve net olduğunu belirten Ayzek’in asıl netliğini görebildiğimiz ikinci kısımda, daha karanlık daha gerici bir Do Not Disturb izliyoruz.

Film başından sonuna kadar Ayzek’in gece müdürü olarak işe başladığı Komodor Hotel ve çevresinde geçiyor. Aslında bu tek mekânda tek bir gecede bir hikâye anlatılması fikri ilk başta “Sıkıcı bir film mi acaba?” sorusunu getiriyor. Tek bir mekân ve tek bir gecenin anlatılmasına rağmen bana kalırsa film, gayet sürükleyici ve keyifli ilerliyor. Hatta bir gece ne kadar uzun olabilirin kanıtı bile olabilir:) Filmi izledikten sonra sosyal medyada araştırma yaptığımda hikâyenin bir film olarak değil de tiyatro perdesine de uyarlanabileceği ile ilgili bir paylaşım gördüm. Benim için aydınlanma niteliğinde bir paylaşım oldu. Gerçekten de Do Not Disturb’ü aynı karakterler, aynı mekanlar ve aynı hikayesiyle bir tiyatro sahnesinde hayal etmek zor değil. Kendi kendime keşke öyle bir versiyonu olsa da bu hikâyeyi öyle de izlesek dedim.

Güçlü oyuncu kadrosunun yer aldığı Do Not Disturb, benim beklentimin çok üstünde çıkan filmlerden biri oldu. Komediden bağımsız bir Cem Yılmaz filmi izlemek istiyorsanız koşup izlemeniz lazım. İyi seyirler dilerim.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın